Tüp Bebek Tedavisi ile Dünyaya Gelen
Bebekler Diğer Bebeklerden Farklı mı?
Tüp bebek tedavisinin ilk
aşaması; yumurtalıkların uyarılması amacıyla uygulanan ilaçlar ile olgunlaşan
yumurtaların toplanması ve yumurtanın spermle döllenerek embriyonun oluşmasını
amaçlayan bir dizi işlemden oluşmaktadır. Bundan sonraki evre ise anne
rahiminin embriyonun gelişine hazırlanması, embriyonun rahme transfer edilmesi
ve doğum gerçekleşene dek anne adayının rahminde kalması için yapılan çalışmaları
kapsamaktadır. Gebeliğin oluşmasından ve tespit edilmesinden sonra ise tüp bebk
tedavilerinde, doğal gebeliklerden farklı olarak bir süre daha progesteron
ve/veya estrojen hormonu içeren preparatların kullanımına devam edilmektedir.
Bu ilaçların kesilme zamanlaması tedaviyi düzenleyen hekimden hekime farklılık
göstermekle beraber progesteron preparatları için sıklıkla 8 ila 10. gebelik
haftalarıdır. Bu haftalardan sonraki gebelik dönemlerinde, tüp bebek yöntemi
ile elde edilen gebelikler ile doğal yollardan oluşan gebelikler hemen hemen
aynı süreçleri izleyerek doğuma ulaşırlar.
Sıklıkla gebeliğin elde
edilmesinden sonraki dönemde tüp bebek gebeliklerinde kullanılan hormonal
ilaçların, anne karnındaki bebeğin sağlığı, gelişimi ve doğumdan sonraki
nöropsikiyatrik ve bilişsel gelişimi üzerine olan etkileri tartışmalıdır. Ancak
mevcut bilimsel veriler ışığında bu ilaçların, uzun ve kısa vadelerde,
bebeklerin anne karnındaki veya doğum sonrasındaki fiziksel gelişimlerine veya
ileriki yaşamlarındaki bilişsel fonksiyonlarına herhangi bir olumsuz
etkilerinin bulunmadığı kabul edilmektedir.
Her ne kadar tüm gebelik
süreci, doğal yollardan oluşan gebelikler ve tüp bebek gebeliklerinde tamamen
aynı olsa da, zaman zaman tüp bebek gebeliklerde düşük oranlarının çok az daha
yüksek olduğunu gösteren istatistikler bulunmaktadır. Dolayısıyla bebeklerinin
sağlığını önemseyen anne baba adayları, doktorlarının düşük konusunda
yapacakları uyarılara kulak asmalıdırlar. Yine tüp bebek gebeliklerinin, normal
gebeliklere göre bir veya iki ay önce doğabildiğine, özellikle donmuş embriyo
transferi sonrasında oluşan gebeliklerde doğum tartılarının taze embriyo
transferi sonrası veya doğal yollardan oluşan gebeliklere kıyasla daha fazla
olduğuna dair veriler de bulunmaktadır. Yine donmuş embriyo transferi sonrası
oluşan gebeliklerde pre-eklampsi (başta gebelikte ortaya çıkan tansiyon
yüksekliği ile karakterize olan bir sistemik tablo) ve diğer hipertansif
bozuklukların riskinin de artmış olduğu raporlanmaktadır.